Türkiye, doğu ve batı ülkeleri arasındaki kargo taşımacılığında stratejik bir rol oynamaktadır.
Coğrafi konumu ve sürekli geçiş akışları sayesinde, Türk lojistik sektörü yakın zamana kadar ülkedeki en hızlı büyüyen sektörlerden biriydi. Bu sektördeki ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 20 civarındaydı. Ayrıca, 2016 yılı verilerine göre Türkiye, dünyanın en büyük 30 ithalatçı ve ihracatçıları arasına girmişti. Tüm bu faktörler, ülkeye çok sayıda Avrupalı yatırımcı çekilmesine neden olmuştu. ABD'nin Ankara'ya yaptırım uyguladığı Ağustos 2018'de durum keskin şekilde değişti.
Lojistik işinin Türkiye’ye has özelliklerini ve lojistik sektörünün günümüz Türkiye’sindeki durumunu AsstrA İstanbul Şube Müdürü Elena Firsova’ya sorduk.
– Elena, Türkiye şubesinin açılmasından bu yana Türk lojistiğinin özelliklerini anlaya bildiniz mi ve bu sayede AsstrA'nın faaliyetlerine yeni fikirler katmayı başardınız mı? Türkiye'nin AB'ye aktif entegrasyon süreci dolayısıyla iş kültüründe değişiklikler hissediliyor mu?
– Şeffaflık, yasallık ve açıklık Türkiye'de iş ortamının ayırt edici özellikleridir. Eğer bir iş kurmuşsanız ve işinizi gerekli seviyede ve yasalara uygun gerçekleştiriyorsanız her halükarda kazanacaksınız. Bürokrasinin yokluğu nedeniyle Türkiye'de iş yapmak daha kolaydır ve burada gerekli lisans veya sertifikaları hızlıca edinebilirsiniz. Avrupalı şirketler için bu ülkede bir iş kurmanın en önemli artılarından biri, yabancıların yerlilerle aynı haklara sahip olmasıdır.
Türkiye'deki B2B alanına gelince, deneyimli yöneticiler, Türklerle yapılan anlaşmalarda ilk aşamada herhangi bir sorun çıkmasa da daha sonra bu anlaşmaların tuhaf şekilde yerine getirildiğini bilirler. Eğer sizin Türk meslektaşınız ''bugün'' diyorsa bu ''belki de yarın'' anlamına da geliyor. Dolayısıyla müzakereden hemen sonra veya en iyisi müzakere zamanı tüm mutabakatın ve şartların tam şekilde yazılı olarak belirlenmesi önemlidir.
Duygusal yaklaşım, Türklere has biznesin kültürel bileşenidir. ''Her saniye önemli'', 'bu sadece biznestir'' anlayışları Türkler için değil. Bu piyasada sonuç elde etmeniz tamamen ağ bağlantılarınıza bağlı olacaktır. Türkler, tanıdıkları, saygı duydukları ve güvendikleri kişilerle iş yapmayı tercih ederler. Bu yaklaşımın büyük artısı vardır. Türk ortaklar ve müşteriler günübirlik değil, uzun vadeli işbirliklerine odaklanırlar.
Türkiye'de iş, tüm doğu dünyasının kurallarına göre, yavaş yavaş ve eksiksiz olarak yürütülmektedir. Burada batı dünyasındaki gibi öncelikli olan zaman kavramı değil, insani ilişkilerdir. İş konuşması ortağa karşı dikkatsizlik ve saygısızlık olarak algılanmaktadır. Ödeme, hesap kitap işleri de Avrupa şirketlerine özgü olmayan bir hızda yapılmaktadır. Bu piyasadaki taşımacılar adeta ya nakit ön ödeme ya da hızlı ödeme talep ederler.
Şimdi Türk hükümeti, ekonomik modeli ve yasama mekanizmasını Avrupa yasalarına uygun hale getiren yeni yasa ve düzenlemeleri aktif olarak uygulamaktadır. Neredeyse her gün mevzuatlarda yenilik yapılmakta ve bu, tüm değişiklikleri yakından takip etmemizi zorunlu kılmaktadır. Fakat yeni düzenlenmelerin halk tarafından benimsenmesi için belli bir zaman geçmelidir.
– ABD yaptırımları Türk iş hayatını nasıl etkiledi?
– Yılbaşından bu yana lira neredeyse iki katına çıktı, yüzde 15'e ulaşan enflasyon oranı yükselmeye devam ediyor. Birçok Türk şirketi, liradaki düşüş dolayısıyla döviz borçlarını ödemekte zorlandığı için temerrüt noktasına geldi. Tüm bunlar sadece ABD yaptırımlarının (alüminyum ve çelik ithalatında vergilerin artırılması) değil, aynı zamanda kredi patlaması nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntıların da bir sonucudur.
Liranın değer kaybetmesi, ilk önce otomobil, beyaz eşya ve hammadde gibi ithal ürünlerin pahalanması anlamına geliyor. Maliyetlerdeki artış nedeniyle, Türkiye'nin ithalatı önemli ölçüde azaldı ve bu da ihracat kargolarının taşınma maliyetini hemen etkiledi. İthalat ve ihracat oranları arasındaki dengesizlik dolayısıyla ihracat destinasyonları için navlun oranı önemli ölçüde arttı.
Şimdi sadece lojistik piyasası değil, tüm Türk işi dünyası olayların nasıl seyir izleyeceğini bekliyor. Türkiye Merkez Bankası da bir dizi önlemler aldı. Fakat bunlar geçici çözümlerdir.